Üyelerimizle Sohbetler: Pınar Anapa

 

Üyelerimizle Sohbetler serisi ile her ay Teknolojide Kadın Derneği ailesi üyelerinden birini yakından tanıma, deneyimlerini dinleme ve teknoloji ile olan ilişkisini öğrenme fırsatı yakalıyoruz. Serimize Yönetim Kurulu Üyemiz ve Akbank İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Pınar Anapa ile başlıyoruz. Yaptığımız röportajda Sayın Pınar Anapa, teknoloji ile olan ilişkisinden, Akbank’ın istihdamdaki kadın sayısını artırmak için yaptığı çalışmalardan, Türkiye’de girişimci kadınlardan ve değişen teknolojilerle birlikte insan ve kültür alanında çalışan profesyonellerin teknolojiye yaklaşımının nasıl olması gerektiğinden bahsediyor.

1.Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Akbank’ta İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum. 1999 yılından beri Akbanklıyım, Teftiş Kurulu’nda başlayan Akbank yolculuğum İnsan ve Kültür ile devam ediyor. Bununla beraber Teknolojide Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesiyim. Boş zamanlarımda kitap okumayı, müzik dinlemeyi ve sevdiklerimle yeni şeyler deneyimlemeyi çok severim.

2.Teknoloji ile olan bireysel ilişkinizden bahsedebilir misiniz? Teknolojiyi hayatınızda en çok nerelerde kullanıyorsunuz?

Açıkçası teknolojiyi en çok işimde kullanıyorum ve burada bireysel, profesyonel gibi bir ayrım da yapamıyorum. Zira birbirine ilham veren süreçler.

Akbank’ta tüm iş birimlerinde olduğu gibi İnsan ve Kültür olarak da işin içine çokça teknolojiyi dahil ediyoruz. Günümüzde, çalışan deneyimini en inovatif yöntemlerle tasarlamak istediğinizde, pusula bir şekilde teknolojiyi gösteriyor. Bu nedenle teknoloji okuryazarlığımı sürekli artırmaya ve yeni teknolojileri işimde nasıl kullanabileceğimi anlamaya çalışıyorum. Teknolojinin yapabildiklerini, fonksiyonel faydalarını bir kere deneyimledikten sonra o faydayı farklı alanlara da taşımak kaçınılmaz oluyor.

3.Akbank olarak son zamanlarda teknolojide kadın sayısını artırmak için yaptığınız projeler nelerdir?

Akbank’ta her iş alanında olduğu gibi teknolojide de sürdürülebilir başarının ancak ve ancak cinsiyet eşitliğiyle mümkün olduğunu biliyoruz. Özellikle bazı iş kollarında süregelen algıları, belirli meslek dallarının belirli cinsiyetlere kodlanmış olmasından dolayı yapılan -veya yapılmayan- tercihleri değiştirmek için farklı projeler gerçekleştiriyoruz.

Bu ortak amaçla buluştuğumuz, teknolojide kadın liderler yetiştirme misyonuyla kurulan  Up School ile gerçekleştirdiğimiz farklı bootcamp’lerimiz var. Yine benzer misyonu paylaştığımız Patika.dev ile de ortaklaşa yürüttüğümüz bootcamp’lerimiz mevcut. Bununla beraber, kurucu üyelerinden olduğumuz Milyon Kadına Mentor Programı ile gönüllü Akbanklılar sayesinde 15-25 yaş arası genç kadınlarla buluşuyor; STEM konularında onlara rehberlik ediyoruz.

Elbette bunlar geleceğe, gençlerimize yaptığımız yatırımlar. Peki, bugün neler yapıyoruz? Teknolojide Kadın Programımız kapsamında, kadın adaylarımızın işe alım süreçlerine ekstra önem veriyoruz. Bunu açmak gerekirse; aynı yetkinlik seviyesine sahip adaylarda kadınlara öncelik veriyoruz diyebilirim.

Tekrar altını çizmek isterim ki teknolojide sürdürülebilir başarı ancak bu şekilde mümkün. El birliği ile değiştirmemiz gereken önyargılar, istatistikler var. Akbank’ta bu dönüşümü başlattığımız için ayrıca mutluyum. 2023 yılında, Akbank Teknoloji’de aramıza katılan stajyer ve yarı zamanlı Akbanklıların %52’si kadın; toplam işe alımlarda bu oran %36 ve bu oran en az %50 olana kadar da çalışmaya devam edeceğiz.

4.Türkiye’deki kadın girişimcilerin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadın girişimci sayısını artırmak için kurumsal ve kültürel olarak nasıl adımlar atmamız gerekiyor? 

Türkiye’deki girişimci kadınların sayısının artması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü girişimci kadınlarımızın hikâyelerinin herkese ilham verdiğine inanıyorum.

Örneğin, Up School’dan bahsetmiştik; bu platformun kurucusu Mina İlköz bu şekilde kitlelere ilham oluyor. Aynı şekilde Gamze Cizreli’nin hikâyesini ‘Eyvah CEO Doğuruyor!’ podcast kanalında da dinleyebilirsiniz. Ümmiye Koçak’ı duymayanımız yoktur. Bu hikâyeler, Türkiye’nin her yerinden çıkıyor. Türkiye’deki girişimci kadın olgusunu bu hikayeler nedeniyle az keşfedilmiş bir cevher olarak yorumluyorum. Çünkü bunları kümülatif düşününce bana heyecanı giderek artan ama çok çabuk biten bir kitabı anımsatıyor. Daha çok şey yazılabilirdi diyorum içimden.

Birçok Türk kadınının içinde girişimci bir ruh olduğuna inanıyorum. Toplumsal cinsiyet eşitliği için bilinçli veya bilinçdışı bir mücadele vermiş; eşitsizliğe –farkında olmadan bile olsa- göğüs germiş her kadın, tabiri caizse tuttuğunu koparan bir kasa sahip oluyor.

Biz de Akbank’ta bu kası daha da güçlendirmek için geçtiğimiz yıl Akbank Dönüşüm Akademisi’ni kurduk; Ankara Kadın Girişimciler Kurulu gibi farklı paydaşlar ile farklı etkinlikler düzenledik. Bu yıl ana odağımız da deprem bölgesi oldu. Akademi kapsamında deprem bölgesine özel E-ticaret, E-ihracat ve Sosyal Medya Yönetimi ve Pazarlama konularında destekleyici programlar düzenleyerek hem istihdama hem de bölgenin kalkınmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz.

5.Dönüştürücü teknolojilerin hayatımıza girmesi insan kaynakları departmanlarını da yeterlilikleri anlama ve doğru adayları işe alma konusunda bir hayli zorluyor. Önümüzdeki günlerde işe alım süreçlerinin adaylar ve şirketler için en olumlu şekilde ilerleyebilmesi için insan kaynakları departmanlarının ne tarz yetkinliklere sahip olması gerekiyor? 

Aslında uzun zamandır devam eden dijital dönüşüm süreciyle, tüm iş hayatı için yeni bir bakış açısı ve yaklaşım gerekliliği doğdu.

İK profesyonellerinin de dijital kültüre açık olması, yeni gelişmeleri merak etmesi, sürekli takip etmesi, bunların iş hayatını nasıl etkileyebileceğini araştırması ve işini daha iyi yapabilmek için nasıl kullanabileceğini düşünmesi gerekiyor.

Teknolojide sürekli bir gelişme olduğu için ben bu tarz durumlarda hep iki yetkinliği öne çıkarıyorum. “Merak ve öğrenmeye açıklık.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir